kırk buçuk
sanki intiharıma koşuyorum,
uzuvlarımın isyanına yol satın alıyorum her gün
dönmüyorum dönemeçlerden
kırk kere kendimden geçiyorum.
her şey
şu genişleyen zamana uyuyor.
kırk buçuk yaşında
büyüyorum bu sabah.
dişlerim zonkluyor zincirlerden
altı üstü yalnızım
beni bu kadar büyütme ellerinde,
zamana gücen.
verimsiz bir yaşam hissediyorum
gözlerimin önünde neler ölüyor!
kırk kere güldüm yeryüzünde
herkes
dağılmayan güneş’i selamlıyor.
son kez bilecek olsam
senden kırk’a kadar saymayı öğrenirdim.
kargalar, yanlış tepeyi seçtiğinde
otuz dokuzuncu dağda durmuştuk.
altı üstü gülmüyorum
her gün
nasıl olduğunu biliyorum yalnızca.
Yorumlar
Yorum Gönder