ankarayazı

I
kış yeni yeni tenimde ısınmaya çalışıyor,
burada olsaydın çok üşürdün.

her şehre bir yaz istersin
kendinden bile daha çok yaz.
sonra durur zaman
durmayacağını bilmeden istersin.
nefes alamama nöbetleri geceleri dikilince kapına
tahammülsüzüm ben de bir cinayet çağına
öldürülen, yeraltından hisler
sırrımızı bilmiyor kimse daha güneş doğmadı
bütün karanlığa nefes vererek
gecenin hayatını bağışlıyorum şimdi.

sen
bilmeden
kargaları öldürüyorsun
yanlışlıkla doluştuğumuz
ankara ayazı
bizi hiç görmedi yan yana.
bilinmeyen hiçbir deniz ve bilinen her uçurum
bizi hiç çıkarmadı yarına.

II
gitmek için çıkılan tüm yollardan bir anı konduruyorum artık yanağına
bundan bir kuş uçuşu kadar haberin yok

ölmek için ya da yaşamaktan anlam çıkartmak için
devirmeliyim artık soğukları birer birer kendi adıma
hayatım film şeridi gibi televizyonunda duruyor
hani yanmış bir fotoğraf makinesi filmiyle bitmezdi bütün yol
ya da dağlardan dağlara esmezse rüzgar
artık üşürsün
ısınacak bi elin de yok

kalbim yarın yeni bir gidiş yolu arayacak kendine
sağlaması yapılmış.
yanmış bir filmi var
eli olmayan bi sen yanında.
ben
bilmiyorum
biz nasıl duracağız bundan böyle
sırt sırta.

III
bir fil camdan atladı sessizce
çıkardığı gürültüyle şehri sattık erkenden
sadece zamana tersinir bakışların düştüğü yeni bir hüzün aldık
ellerimizden
ve bütün ellerden
daha büyük bir hüzün,
bilmiyor yavaş yavaş geri dönmeyi.

vasat bir şiirden bu yana koşmuyor yüzünde güzellemeler
atlarla tersine savaşıyoruz artık
ve filler her gün sol ayağı kırık geliyor
aklımın ucûbe şenliğine
kalbimle olan bağlantıyı çözemiyoruz.

dur
bi şarkı var dilimde
gitmeden bunu bil
kırk kere dönüyorum kendi eksenimde.

IV
yine kırıldı tüm saatlerim
artık günlere dokunamıyorum

bütün anıları alıp gelmiştim ya
çorabımın tekini bulamıyorum
bir şarkı dilleniyor dudaklarımda
hüznüm ritim tutuyor
tek
tek
çeviriyorum sayfaları
her yerde bir mevsim soluyor

şimdi dinlenmeden
yokluğuna çıkacağım
nefes nefese
bütün yokuşların bitebilir olduğunu bildiğimden beri
ismim soğumuyor konuşmayanlar listesinden
sus pus kendime geliyorum

yargısız infazları meşrulaştıran bi şiir okumuştuk
kollarıma devrilmiş artık yaşamak
hiçbir şeyden uzaklaşmıyorum
hiçbir şeye yaklaşmadan
artık güneşin gözümü almasından rahatsız olmuyorum
soğuk ve sessiz bir sıfat yapıştırdım yeni yıla
şimdi güneş yanıma otursa
yerinden kımıldamaz gölgelerim.

V
yazdığım her şiir bir gün bu şiire geri dönecek.
şimdi bir sevinç yanılgısında yaşıyorum
kulaklarıma kadar dibe bulanmışım
bu sevgi bi yolsuzluk kendimce
nasıl bitebilirse bir günün yeryüzünden uzaklaşma serüveni
gökyüzüne ait zamanlara düşüyoruz.
bir fotoğrafın arka sol yazısından
her şeyi anlamak güç
kendileri bir bilinmez
kurarken
kırarken ve
kusarken
geçmişi kusup
kendini sevemeden.

VI
hadi oturalım güneşe
bu soğukların gideceğine dair inancım kalmadı
aklımın kimsesiz deliriğinde

artık kimse sahiplenmiyor kendini
yeryüzü yüzünde ısınacak
böyle böyle
güneş delirdi şimdi
aklıma akıl ol
zihnimden çıkart
yokluğunun saplandığı sol göğüs kafesimi.

bu sabah
ölmeyi yeğlerken
düşmeyle sınandım
ve her sabah
ölmeyi yeğlerken
basit bir yokluk bilmecesiyle sınandım.

VII
bu dertten ölürsem
hüznüme sahip çık
yatağını topla ve karnını doyur.

ben artık solmaktan öteye gidemiyorum
bir şiire başlarken seni söylemeden bitiremiyorum
var olman ve olmaman arasında
artık benim yokluğum var
ölümle iç içe yokluk
şimdi ölü gibi
derin bir iç çekiş.

hüznüme sahip çık
bütün denizleri gezdir,
akdenizin ortasında
ona deniz diyebilmelisin.

kıpkırmızı bir öykü hatırlat dağlara
kan kırmızı hüznüme sahip çık
bu sabah.

bak ben yürüyemiyorum bile
ellerim ve bileklerim arasındaki anlaşmazlık
kalbimi sıkıştırıyor.
hüznüme kalbimden bu yana sahip çık.

VIII
yaşım geçti.
kulaklarım her yere sesinle sesleniyor
ve öpmek sancısı ölmekten geliyor
tam yerinde acımın.
sessiz ve yok
can çıkarıyorum aklımdan
her seferinde

koş
bana
ve yıldızımız açılmak üzere dönüyor
beşgen bir üzüntü seni kolundan alıp yanıma atıyor
yolculuğumuz bize dert artık
sırılsıklam
herhangi bir yarına çıkamayız
kurumadan

hem frenleri olmayan bir kamyonu da sürme
yalnız savaşa götürür destanlarım beni
sadece sana barış için geldim.

haberi yok kimsenin
yalnızca kuşlar ve ağaçlar farkında
ve bir de
yeryüzünde insafsızca dolaşan insanlar bilebilir bu derdi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar